Almanya, tarihten gelen iki önemli özelliğe sahiptir. Bunlar, Almanya’nın federal bir yapıya sahip olması ve bu tür bir yapılanmanın çok yakın bir tarihte gerçekleşmiş olması ve Almanya’nın hukuk devleti niteliğine sahip olmasıdır. Almanya, bu özellikleri nedeniyle diğer parlamenter sistemlerden ayrılmaktadır (Çam, 1993, 276).

87

Parlamenter sistem ve bu sistemin uygulanmasıyla yerleşen parlamenter gelenekler, Đngiltere ve Fransa’da olduğunun aksine, Almanya’da köklü bir geçmişe sahip değildir. Almanya’nın parlamenter sistemi benimsemesi, ancak II. Dünya savaşından sonra gerçekleşmiş olup; bu sistemi tercihte, savaş sonrası oluşan kutuplaşmalarla, dış dinamiklerin etkili olduğu söylenebilir (Arslan, 2001, 55).

Almanya’da uygulanmakta olan parlamenter sistem Đngiliz parlamenter sisteminden etkilenmiştir, ancak bu sistem Almanya’da uygulanırken ülkenin siyasi ve federal yapısı göz önüne alınmış ve bu yönde değişiklikler yapılmıştır. Alman siyasal yapısının temel ilkelerinden en önemlisi federalizmdir. Federalizmin önemi, tarihsel olgulardan kaynaklanır. Almanya, siyasal birliğini federalizm sayesinde oluşturabilmiştir. Bu nedenle Almanya’nın hükümet sistemi parlamenter sistem federalizm ilişkisi farklı bir yönetim şekli ortaya çıkarmıştır (Eroğul, 2008, 236).

Federal sistemin özelliği, bu sisteme sahip bir devletin, yasama, yürütme ve yargı güçlerine sahip ve bundan dolayı çok defa kendi başlarına birer devlet sayılan siyasi birimlerden kurulu olmasıdır. Almanya Anayasası federal devlet ilkesini, devlet niteliğine yalnız federal devletin değil, 16 federe eyaletin de sahip olması gerektiği biçiminde açıklamıştır. Yani eyaletlere bazı alanlarda kısıtlı egemenlik hakkı verilmiştir. Bu hak eyaletlerin yasama, yürütme ve yargı erklerince kullanılmaktadır. Her birinin genel seçimlerle belirlenmiş bir meclisi, hükümeti, yüksek mahkemeler dâhil yargı dizgesi vardır (Uzun, 2005, 603).

Almanya’nın federal yapılanması her eyaletin birer devletçik olarak ortaya çıkmasını sağlarken, diğer yandan da merkezi yönetimin yani federal devletin parlamenter sistemin kurallarına göre işletilmesi gibi iki farlı durum ortaya çıkarmıştır. Böylece federal devlette, içerdikleri kamusal faaliyetler bakımından birbirinden farklılaşan iki yönetim alanı bulunur. Her iki yönetim alanında, kamusal faaliyetler ikinci bir bölünmeye tabi tutulur: Parlamenter sistemin gereği olan kuvvetler ayrılığı ilkesi gereği, faaliyetlerin bir kısmı yasama, bir kısmı yürütme diğer bir kısmı da yargı organları tarafından yerine getirilir (Uygun, 2007, 103).

Almanya’da iki meclis arasındaki güç dengesi, önemli bir özellik gösterir. Federal yönetimi benimseyen parlamenter sistemlerde, genellikle, yasama sürecinde ikinci meclisin yetkileri oldukça sınırlıdır. Đkinci meclise eşit yetki tanınması yerine, geciktirici veto yetkisi verilmesi yaygın bir uygulamadır. Almanya’da bu geciktirici

88

vetoyu kullanır. Ancak, uygulamada Bundesrat’ın, federal parlamentodan çıkan yasaların yarısı üzerinde mutlak veto yetkisi vardır. Almanya’da ikinci meclis eşit yetkilere sahip olmamakla birlikte, yetkileri önemsiz değildir. Đkinci meclisin siyasal sistemde önemli ağırlığı vardır. Bundesrat üyelerinin eyalet hükümetlerince atanması ve görevden alınmasından bunun nedenidir (Uygun, 2007, 224-225).

Parlamenter hükümet sistemine ilişkin kural ve uygulamalar, ikinci meclisin siyasal sistem içerisindeki gücünü ve önemini azaltmaktadır. Bu durumda şu soru sorulabilir: Federe birimlerin çıkarlarının ikinci meclis aracılığıyla etkin şekilde korunması isteniyorsa, parlamenter hükümet sisteminin kabul edilmesi mi gerekir? Bu durum, parlamenter hükümet sisteminin federalizm ile bağdaşmazlığı anlamına gelmemektedir. Federe birimlerin ulusal politikanın belirlenmesine katılmaları bakımından yararlanılabilecek tek araç güçlü bir ikinci meclis değildir. Parlamenter sistem korunarak, başka mekanizmalarla federe birimlerin etkin bir şekilde ulusal politikanın belirlenmesine katılması sağlanabilir (Uygun, 2007, 225).

Anayasal organlardan olan yürütme organının yapılanması, klasik parlamenter sistemin işleyiş kurallarının aksine federalizm ilkelerine uygun olarak gerçekleştirilmiştir. Almanya’da yasamada merkez, yürütmede ise eyaletler güçlüdür. Başka bir deyişle kurallar genellikle merkezde konulmakta; ancak bunların uygulanması taşraya aittir. Dolayısıyla bu anlayış sonucunda, bürokrasinin büyük bölümü eyaletlerde odaklanmıştır Federal yönetimin, ülke düzeyinde ayrı bir idari örgütlenmeye gitmemesinin temel nedeni, federe birimlerin iyi eğitilmiş elemanlara ve köklü gelenekleri bulunan idari kurumlara sahip olmasıdır. Yürütmede eyaletlerin böylesine büyük bir ağırlığı olunca, birinci meclis, ikinci meclisin sahip olmadığı yürütme organını denetleme yetkisini elinde bulundurur (Uygun, 2007, 265).

Almanya, merkezden alınan kararların federal bir biçimde uygulandığı bir ülke olarak tanımlanabilir. Parlamenter sistemin yasama, yürütme ilişkileri açısından yasama da Federal devlete, yürütmede ise federe devletlere daha çok işlerlik kazandırılarak parlamenter hükümet sistemi ile federal devlet yönetimi ortak şekilde uygulanmaktadır (Eroğul, 2008, 224).

89

Almanya siyasal sisteminin genel olarak parlamenter sisteme uygun işlediğini söylemek mümkündür. 1949 Anayasası ile oluşturulan Alman federalizmi, federal devlet yapısına daha uygun olarak iki meclisli bir yapıya sahiptir. Birincisi, eşit ve gizli oyla 4 yıllık süre için seçilen Federal Meclis, ikincisi eyaletlerin temsilcilerinden oluşan Eyaletler Meclisi’dir. Yasama faaliyeti bakımından bakıldığında iki meclisin eşit olduğu söylenemez (Arslan, 2001, 57).

Almanya’da yürütme parlamenter yapıya uygun olarak Cumhurbaşkanı ile Bakanlar Kurulu arasında paylaştırılmıştır. Yürütme yasama içinden çıkmaktadır. Ancak yürütmenin baskın gücü Başbakandır. Cumhurbaşkanı yürütme gücü içerisinde sembolik yetkilere sahiptir. Cumhurbaşkanının tarafsızlığını sağlamak amacıyla Cumhurbaşkanı olan kişinin hükümet üyesi ya da meclis üyesi olması yasaklanmıştır. Cumhurbaşkanının bütün işlemleri için, Başbakanın ya da ilgili bakanın karşı imzası zorunludur. Dolayısıyla cumhurbaşkanının siyasal sorumluluğu yoktur. Cumhurbaşkanının tek imza ile kullanabileceği yetkileri de kendisine herhangi bir siyasal güç verebilecek türden değildir. Yani parlamenter yapıya uygun olarak yürütme gücünün tümü ve sorumluluğu devlet başkanına değil, hükümete ve Başbakana aittir. Diğer parlamenter yönetimlerden farklı olarak, cumhurbaşkanına yasaları geri gönderme yetkisi bir yasayı iptal ettirmek için Federal Anayasa Mahkemesi’ne başvurma yetkisi tanınmamıştır (Eroğul, 2008, 224-227).

Almanya’da hükümetin genel siyasetini belirleyen ve yürütme gücünü etkin olarak kullanma yetkisine sahip olan Başbakan’dır. Bakanların meclise karşı sorumluluğu yoktur, Başbakana karşı sorumludurlar. Meclis karşısında tüm sorumluluğu başbakan üstlenmektedir. Bakanlar başbakanın önerisi üzerine atanırlar ve yine onun önerisi üzerine cumhurbaşkanınca görevden alınırlar. Almanya’da, diğer parlamentarizm türlerinden farklı olarak, başbakanın seçimi sırasında “yapıcı güvensizlik oyu” denilen bir mekanizma işlemektedir. Bununla hükümetin istikrarının tehlikeye düşmesi engellenmektedir (Yazıcı, 2002, 173-176).

90

In document Eenheid van Taal in de Nederlandse zorg : Van eenduidige informatie-uitwisseling tot hulpmiddel voor betere zorg | RIVM (Page 49-53)